2 Mayıs 2009 Cumartesi

KARGO KÜLTLER


Richard Dawkins Tanrı Yanılgısı (God Delusion) isimli kitabında hristiyanlık eleştirisi yaparken, İsa'nın muhtemelen hiç yaşamamış olduğundan, bu dini siyasi ve ekonomik amaçları uğrunda halkı kandırmak için kullanan çıkar guruplarından pek bahsetmemiş. Bir ingiliz asilzadesi olduğundan bu anlaşılır bir durum. Fakat dinin sömürüye alet olma fonksiyonundan bahsetmemiş olması ciddi bir eksiklik.. Öte yandan bazı yerlerde gerçekten öğretici örnekler ve sürükleyici bir dil kullanımış.
Dinin kökeni bölümündeki "KARGO KÜLTLER" konusu oldukça ilginç ve eğlenceli.
Yakın geçmişten yeni dinlerin ortaya çıkış örneği olarak bu bahsin üzerine düşünmek gerek. Peki "cargo cult" nedir??


Kısaca bahsetmek gerekirse; Pasifik Malinezya ve Yeni Gine'de yerlilerinin beyaz adamın geliş ile birlikte ilk kez gördükleri kargo sandıklarından çıkan, onlara göre ileri teknoloji ürünü eşya ve araç gerece tanrısal bir anlam yükleyen inançlarına Kargokült deniyor.

Arthur C.Clarke'ın üçüncü ilkesi "Yeterli düzeyde ilerlemiş herhangi bir teknoloji büyüden ayırt edilemez" ifadesinde vücut bulan durum ile bu yeni dinlerin ortaya çıkmasını açıklayabilir. Eric von Danaiken'in kitaplarında dünya dışı varlıkların eski uygarlıklara göründüğünü ve onları etkilediğini bu etkinin inançlarını yönlendirdiğini söylerdi. Bunun gibi "Miraç" mucizesi iddiası da bu teoriyle açıklanabilir belki.
Yerlilere dönelim. Ada halkı beyaz adama uçaklarla gelen kargonun tanrılar tarafından gönderildiğine inanıyor, eğer beyaz adamın sözüne itaat eder, emirlerini yerine getirirse tanrıların daha güzel ve hediyelerle dolu kargolar göndereceğine inanıyordu..

David Attenborough, ada yerlilerinin bu inanışının arkasında yatan gerçeğin biraz da beyaz adamın davranışlarından kaynaklandığını söyler.. Beyaz adam kargo kültünü inanış haline getirebilecek ayinsel davranışlar içerisindedir; “uzun direkleri tellerle sabitlediler; ışıkta parlayan kutuların üzerine oturup bir şeyler dinlediler ve tuhaf gürültüler yayıp boğulurcasına sesler çıkardılar; yerel halkı birbirinin aynı kıyafetler giymeye ikna ettiler ve onları bir yukarı bir aşağı uygun adım yürüttüler; ki bundan daha gereksiz bir uğraş üretmek neredeyse imkansızdır. Ve akabinde yerli halk gizemin cevabını tesadüfen buldu. Beyaz adam bu anlamsız eylemler, yani ayinleri kullanarak tanrıları bu kargoları göndermeye ikna ediyordu. Eğer yerli halk kargo istiyorsa, o halde onlarda aynı şeyi yapmalıydı..”

* * *
İşin daha da ilginci beyaz adamın gittiği ve yerlilerin birbirinden haberdar olmadığı diğer adalarda da birbirlerinden habersiz olarak aynı durum yaşanıyordu. Bunlardan en ilginç olanı John Frum kültü olarak bilinen "Vanuatu" olup halen geçerliliğini yitirmemiştir. Bu dine mensup insanlar her yıl 15 Şubat'ta John'un büyük bir kargo ile döneceğini düşünmekte ve karşılama ayinleri yapmaktadır.
Kargonun uçakla geleceğine inanan yerliler bir araziyi çalılardan temizleyerek, bambudan imal edilmiş kontrol kulesi ve trafik hava kontrolörleri için tahtadan kulaklıklar yaptıkları bir havalimanı inşa etmişler. Orada bugün de John Frum adlı mesihi bekliyorlar!.
*Fotoğrafta kargo getireceklerine inandıkları uçağın inmesi için inşa ettikleri alan daha da inandırıcı olsun diye kuru dallar ve samandan yaptıkları taklit uçakları görebilirsiniz.

Bu dini incelemek için adaya giden bir antropolog, mesih John'a inanan Sam isimli yerliye şu soruyu soruyor:
"Kargonun geleceği söylenen tarihinden sonra 19 yıl geçti. ama John Frum ve söylediği kargosu hala gelmedi. On dokuz yıl, beklemek için çok uzun bir süre değil mi?"
Sam yanıt verir: "Eğer sen, İsa'nın gelmesi için iki bin yıl bekleyebiliyorsan ve o gelmiyorsa, o halde ben de John için on dokuz yıldan fazla bekleyebilirim"

İşte dinlerin oluşumu ve inananların beklentilerinin kolay kolay neden bitmediği böyle birşey işte..

2 yorum:

  1. "Richard Dawkins Tanrı Yanılgısı (God Delusion) isimli kitabında hristiyanlık eleştirisi yaparken, İsa'nın muhtemelen hiç yaşamamış olduğundan, bu dini siyasi ve ekonomik amaçları uğrunda halkı kandırmak için kullanan çıkar guruplarından pek bahsetmemiş. Bir ingiliz asilzadesi olduğundan bu anlaşılır bir durum," demişsiniz.

    Kitabın 187'inci sayfasında Kargokültler'in hemen ilk paragrafında "Kökenleri güvenilirce doğrulanmamış İsa inancının aksine, olayların akışının tamamının gözlerimizin önüne serildiğini gözlemliyoruz (ve bu halde bile, göreceğimiz üzere, bazı ayrıntılar artık ortadan kaybolmuştur.) Hristiyanlık inancının neredeyse kesin, çok benzer bir şekilde başladığını ve başlangıçta aynı yüksek hızda yayıldığını düşünmemek elde değil." yazmakta. Sanırım bu cümle gözünüzden kaçmış veya kitabın yeni baskısına sonradan eklenmiş.

    Bir İngiliz asilzadesi olduğu için kitabında o çıkar gruplarından bahsetmekten kaçındığını iddia ettiğiniz kişi Richard Dawkins. Hani şu Tanrı Yanılgısı kitabını yazarı, tutucu Hristiyan gruplarının nefretini kazanan bilim adamı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsa'nın hiç yaşamamış, hayali biri olduğu fikri Zeitgeist belgeselinde net bir şekilde ifade ediliyor. Dawkins bu
      detaylara hiç girmiyor. Çıkar grupları derken temelde
      Kapitalizm'in din aygıtından ustaca istifade etmesi
      kastediliyor. Oysa Dawkins kitaplarında hiç bir zaman
      sistem eleştirisi yapmıyor. Politik bir duruşu yok.

      Sil