2 Mayıs 2009 Cumartesi

TANRI VE KADER

Dünyayı yaratan (smart) zeki bir tanrı varsa ona sorulacak çok sorumuz var. Bu kadar rezil bir dünyayı nasıl yarattığını, çocukların istismar edilip cinayete kurban gitmelerinin (varsa mantıklı bir) sebebini. Dünya savaşları ve Ruanda gibi katliamların neden yaşandığını sorardım. Kader var olduğuna göre bunların bir açıklaması da olmalı. Fakat maalesef bu sorularımı sorma fırsatı bulamayacağım. Zira insanları cennet ve cehenneme gidecekler diye kategorize edecek kadar zekası olan bir tanrı, o zeka ile kainatı yaratamazdı. Nitekim insanın hayal gücü ürünü olan tanrı aynı zamanda da çoğunluğun inandığı bir büyük yalandır. Eric Fromm'un dediği gibi dinlerden özgürleşmek bize öteki dünyayı kaybettirmiş olsa bile bu dünyayı kazandırmıştır. İşte bu yüzden asla şeriatla yönetilen bir ülkeden çıkamayacak bilim insanı, sanatçı, edebiyatçı, sporcu vs. değerler ancak özgür aklın hakim kılındığı laik ülkelerden çıkmaktadır.

* * *
Dini insanın elinden alırsak yerine ne koyacağız diye sorulur.
Cennet hedefinin yerine ne koyacağız? Öncelikle belirtmeliyim ki vicdan'ın kaynağı din değildir. Sosyal adalet ve refahın adil paylaşımı, bilimsel ilerleme ve toplumsal kalkınma, bireysel hak ve özgürlükler, evrensel hukuk ve insan hakları acaba yeterince değerli ve yüce hedefler değil mi? Ya da iyiliği ve kötülüğü akıl, vicdan ve evrensel hak ve hukuk temelinde algılayamaz mıyız?

* * *
Tanrı varsa insanoğlunun yarattığı her güzel şey bir yalandır.
Adalet, bilim, edebiyat, sanat, moden hukuk ve evrensel insan
hayvan ve çocuk hakları, çevreye saygı birikimi işçi hakları ve
köleliğe karşı kazanılan mücadele gibi. Çünkü bunların tamamı
tanrı yanılgısını farkındalığı ile yaratılmıştır. Eric Fromm'un dediği gibi:
"Tanrı yanılgısını farketmek ve öteki dünyayı kaybetmek bize bu dünyayı kazandırır"

* * *
Şeriatla yönetilen ülkelerden hiç bir zaman bir bilim adamı, edebiyatçı,
sanatçı veya sporcu çıkmaması, Sony gibi değerli bir marka yaratıp,
iyi bir TV veya bilgisayar gibi zeka ve emek gerektiren ürünler üretememeleri
de işte bu kahredici ahiret inancının bu dünyayı geçici gösteren ve üretme
ve yaratma eylemlerini baltalayan garip doğasındandır. El ele tutuşan bir çift,
şarkı söyleyen biri, fotoğraf çeken bir doğasever, şarap ve şiirle kafa bulan
bir başkası veya namaz kılmak yerine deney/araştırma yapan bir bilimci gibi.
Bunların şeriatta saygı duyulmayacağı ve kabul görmeyeceği gerçeği,
Tanrı'yı da yaratıcılık ve özgürlük düşmanı, akıl ve mantık yoksunu gaddar
ve intikamcı bir yapıya büründürüp çekilen tüm acı ye yoklukların, savaş ve
sömürülerin bizzat mimarı ve destekçisi konumuna sokmaktadır. Evet.



* * *
İkisinden biri yalandır. Ya insanın yarattığı merhamet, paylaşım, sağlık için aşı, ilaç ve herkes için hukuk, sanat bir yalandır.. ya da Tanrı'nın bizzat kendisi.
Eğer var ise, ona ilk soracağım Ruanda'da 94'te yaşanan vahşetin kader(*)
olmasını nasıl içine sindirebildiği. Olanlara karşı sessiz ve duyarsız kayıtsızlığını
nasıl açıklayabileği.. veya 4 yaşında bir çocuğun tecavüze uğrayıp da sonra vahşice öldürülmesinin nasıl bir kader olduğunu açıklamasını istemek olurdu..
Savaş ve acıların, çocuk istismarının, sömürü ve hainliğin olduğu bir dünyayı yaratmakta nasıl bir mantık içinde olduğunu, kendisinden beklenilen kulluk ve ibadetlerin, ve cennet vaatleriyle yapılan bir ibadetin nasıl ahlakla örüşebileceğini sorardım. Cehennem korkusuyla fenalıktan sakınmanın da bir tür yatırım amaçlı spekülasyon ve insan onuru ve vicdanıyla bağdaşmayan birşey olduğunu görmezden gelen inanırların, 50 rekat yerine 5 rekat için yapılan pazarlıkların her şeyi bilen ve gören o yüce yaratıcıya yakıştırılmasından rahatsız olup olmadığını da Tanrıya sormak elbette ki hiç bir zaman mümkün olmayacak.

* * *
Çünkü Tanrı'yı yaratan insandır. Ve bazı sahtekarların kendi çıkarları doğrultusunda onu ne kadar ustaca kullandıklarını görmek ibret vericidir. Ganimet için savaşa gönderilen bir insana ölürse şehit olup cennete gideceğini söylemek acaba savaşa katılımı ve ölü sayısını ne kadar artırmıştır tarihte? Din, insana yapılmış cazip bir tekliftir. Teklifi yapan Tanrı'yı ise, yaratan yine insandır. Ve bu sistem, tarih boyunca çok can almış, çok sömürüye sebep olmuş olmasına rağmen tepkisiz ve işbirlikçi halklar yaratmıştır..

Evet tanrı varsa onurum ve şerefimle cehenneme merhaba diyeceğim.
Tıpkı katledilen binlerce aydın gibi. Tıpkı Turan Dursun gibi diyorum ki;
"Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim?
yoksa halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?"

İşte aydın sorumluluğu ve onurlu tavrı budur.
Ve ben bunu hiç bir sahte cennete değişmem.


(*) kader. Bu kelime köken olarak Latince "cadere" kelimesinden gelmiştir.
Anlamı İngilizcede "-to fall" Türkçede "düşmek" demektir.
"fall in love" yani "aşka düşmek" anlamında olduğu gibi. Sen benim kaderimsin, kısmetimsin sözlerindeki gibi. Peki düşmek ile kader arasındaki bağlantı nereden geliyor? Muhtemelen şöyle; eski zamanlarda geleceği görmek için krallar büyücüleri kullanırdı. Onlardan yakında savaş çıkacak mı? çıkarsa kim kazanacak?. gibi geleceğe dair tahminlerde bulunması beklenirdi. Büyücülerin yöntemlerinden o zamanlar en yaygını, bir kaptan çeşitli kemik parçalarının yere rastgele atılması ve kemiklerin yerdeki rasgele dağılımlarından bir yorum geliştirip, bir tür fal bakmaları ve böylece geleceği tahmin etmeleriydi. İşte kader, o kemiklerin yere rastgele düşmesi oluyor, yoksa önceden yazılmış ve değişmez bir alınyazısı anlamında değil, şans anlamındadır kader.

4 yorum:

  1. Tanrı var mı yok mu tartışması yerine doğrusu varsa ne ister tartışması olmalı. Neden tanrı iyi şeyleri istemesin ve neden insana bu iyi şeyleri yapmasını bahşetmesin. Tanrı kavramı insan tarafından da yaratılsa eğer toplumları doğruya yöneltme çabası içinde olursa, insanın yaşamda huzur içinde olmasını sağlamak için çaba harcarsa dert edilmemeli bence. Esas olan tanrı varlığının dinler aracılığı ile yozlaştırılması. Turan Dursun Tanrı yok demiyor, Tanrı adına dinlerin nasıl toplumları kullanmak üzere planlandığını anlatmaya çalışıyor.Ne olursa olsun asıl olan insan odaklı yaşamı sağlamak, insanın huzuru için var olması gereken din varsa zararı yok.Yasaklarla, korku dağları ile bezenmiş din yerine toplumları kucaklayan dinlerin olması gerekmez mi? Eğer dünyadaki katliamları ve kötü gidişi düzeltmek istiyorsak Tanrı yoktur kavramı yerine "Tanrı ne istemektedir" kavramını düzeltmek daha kolay olur kanısındayım.Ait olma duygusu olmadan toplumlar kaos içinde olur.Vicdanı etkileyen kavramalar eğer doğru yönlendirilirse daha doğru olur.

    YanıtlaSil
  2. haklısın kardeş insanoğlu yy dan beri hep savaşlarla ve onun getirisi ganimetlerle ve o savaşlarda hep ölenin şehit olma gayesiyle iki taraf için kandırılmış olup bu olguyu sürdürmüştür

    YanıtlaSil
  3. acaba artık tanrı fikri insanları disipline edemiyor mu, mutlu edemiyor mu? sıkıldı mı insanlar? dinler sömürü ve zulüm aracı haline mi geldi? ölüm sonrası ve ilk insan neden yaratıldı sorularını bu boşluğu nasıl dolduracak insanlar artık? acaba din kitaplarındaki kurallar günümüz gerçekleriyle uyuşmuyor mu?

    YanıtlaSil
  4. Gidince görürsün Hanyayı Konyayı

    YanıtlaSil