9 Haziran 2012 Cumartesi

KAPİTALİZM: BİR AŞK MASALI

Şirketlerin reklam yapmalarını anlıyorum da; Mavi gezegenimiz Dünya, üzerinde evrende yaşanılabilecek
belki de en harika yer iken, bunu insanlardan neden esirgediklerini, bize mutlu ve sağlıklı yaşamayı,
yaratıcı ve eğlenceli yaşamayı neden çok gördüklerini anlamıyorum. Nihayetinde ölüm herkesi eşitliyor.
Şu fani dünyada daha çok mala sahip olmak gerçekleri bilen bir insanı nasıl mutlu edebilir ki?
Zenginlik peşinde koşanlar kendilerini şenlikli bir hayattan, sevgi ve paylaşımdan, diğer insanlardan kopardıklarını göremiyor mu?

Kimse evini cebine koyup mezara götüremez. Evime delik açılacak diye doğal gazı kabul etmeyen zavallı yaşlı kadın; sonsuza dek o eve sahip olacağını mı sanıyorsun? Cabrio arabasındaki tozu yalayarak temizleyen zavallı ihtiyar, o araba sonsuza dek aynı halde mi kalacak sanıyorsun? Bir gün oksijenle paslanıp hurda olacak.

Sen ey mal düşkünü kibirli! Hiç ölmeyeceğini mi sanıyorsun? Değil kendin, sevdiğin her şey; çocukların,
araban, evin, şehrin, ülken, kıtaların, gezegenin, güneşin, galaksin, hatta kainatın bile bir gün tamamen yok olacak. Zamanın bile bir başlangıcı, muhtemel bir sonu var. Sen nesin ki aciz zavallı?

Fakat dünya bugün hala kölelikle idare ediliyor. Bazıları diktatörlük kurmuş. Cahil bırakılmış halk gerçekten bihaber. Sanırlar ki sonsuz hayat, huri, ve içki cennette kendilerini bekler. Bu maslallarla uyutulmuş milyonlar var. Diğer yanda uyanık tiranlar. İşte bu cehaletle beslenen tamahkar kapitalizm insanlık için en tehlikelisidir. Ve o cehalet her zaman din yalanıyla beslenir.

Dışarı çıkıp şehrinizi bir gözlemleyin. Her yer mal dolu. Alışveriş merkezleri, arabalar evler her yer satılık
mal dolu fakat bu kadarını alacak paramız yok. Peki bu kadar ürünü kim alacak? Sorun da işte budur.

Kapitalistler hiç bir zaman çalışan sınıfa yeterli satın alma gücünü vermez. O zaman çok kar edemezler çünkü.
Peki ne yaparlar? Elbette ki bankaları aracılığı ile faizle borçladırıp hem malını satar hem de tefecilikten ayrıca kazanır. Bu nedenle kısa ve uzun vadeli borçlandırılarak sürekli olarak tüketime sürükleniyoruz. Medyadaki, her yerdeki reklamlarla sürekli bilinçaltımız bombalanıyor. Bir gün bu faizli borçlar ödenemez hale geliyor ve sistem krize giriyor. Obez tüketicilere dönüşmüş, uzun vadeli borçlandırılmış, kandırılmış, uyutulmuş ve cahil bireyler nasıl sağlıklı bir sistemin parçası olabilir? Bizi eğitip bankacı, hukukçu, doktor, veya asker yapan kapitalist sistem bu insanların sırtından ne büyük kazançlar elde ediyor. Çalışanların neredeyse tamamı dünyadaki on veya on beş ailenin servetlerini hızla artırmaktan başka bir şey yapmıyor. Oysa biricik mavi gezegenimiz hızla tükenip ölüyor.

Bir sorun olduğunda atadıkları politikacıların yönettiği devlet her krizde onları kurtaracaktır. Bu kurtarma da yine borçlanma ve halka vergi olarak ödetildiğine göre devletlerin de emekçi sınıf gibi kaybedenler tarafında olduğu görülüyor. İster Demokrat ister Cumhuriyetçi aday kazansın aslında ortada bir seçim yoktur. Her kim seçilse aynı çetenin memurudur. Kazananlar aynı çetedir. İyi bir işi olan sınıftakiler şanslı kölelerdir, fakat "kendini özgür sanan bu insanlar da aynı kasap örgütünün kuzu sürüsüne dahildir".

Bir gün kendilerini her şeylerini kaybetmiş olarak sokakta bulabilirler. Amerika'da 4 yıl önce patlayan son kriz kaçınılmazdı. Pek çok eve bankaların el koyması ve orta sınıfın çadır kentlerde yaşamaya başlamasıyla sonuçlandı. Büyük tefeciler mali yardımlarla kurtarılırken kanun koyucular evsizlere hiç acımayacaktı.


Bankalara $900milyar halkın vergilerinden kaynak ayıran hükümet, evini kaybedenlere neden yardım etmedi? Neden hep kaybeden gariban halk oluyor? Neden %1'lik kapitalist çeteye hiç birşey olmuyor? Bu sistem hukuku, finansı, eğitim sistemi ve siyasetiyle hep aynı azınlığın çıkarlarını kolluyor işte görmüyor musunuz?

Bütün samimiyetimle inanıyorum ki.. bankacılık kuruluşları, düzenli ordulardan çok daha tehlikelidir. (Thomas Jefferson, 1816)

DIŞARIDAKİ DE İÇERİDEKİ DE KÖLE!

Bugün iki milyonu aşkın mahkumun hapishanede tutulduğu ABD’de yaklaşık 30 yıldır faaliyette olan ülkenin en büyük özel cezaevi şirketi Corrections Corporation of America(CCA), büyük bir çoğunluğu ülkenin güney yarısında bulunan 60’ın üzerinde cezaevi işletiyor. 17 binden fazla çalışanı olan ve yıllık hasılatı 1,6 milyar dolar olan şirketin hisseleri New York borsasında işlem görüyor. CCA 48 eyalet yönetimine mektup göndererek, cezaevlerinin mülkiyet ve yönetimini devralmak konusunda teklif sundu. Şirketin mektup göndererek teklifini ilettiği 48 eyaletten sadece 8'i cezaevlerini satmayı düşünmediklerini açıkladı. Ayrıca CCA şirketi federal hükümetten de yüzde 90 doluluk oranı garantisi istedi!!

Bu nasıl iğrenç bir sistem ki insanları eğitip, iş sahibi yapıp onurlu ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirmese bile
onların suçlu ve mahkum olmalarından dahi kar elde ediyor. Wall Street devi" şirketin 1990'ların ortalarından itibaren uyuşturucu ile savaş adına yürütülen operasyonlar ile karını katladığı, son dönemde ise "yasadışı göçmen" gözaltı merkezleri oluşturarak yeni fırsatlar oluşturduğu ve pazarını büyüttüğü dikkati çekiyor.

Bununla birlikte özgürlüğü kısıtlanmış mahkumlara ihtiyaç duydukları pek çok şeyin, bu şirket tarafından büyük karlar karşılığı temin edilmediğini kim bilebilir? Belki de bu zindanlarda yeni bağımlılar yetiştirip topluma salıyorlar ve uzun vadede aynen bir otel gibi "yüksek doluluk oranlarını"
teminat altına alıyorlar.

Nixon'un 1960'ların ortasında drug kaçakçılarınaa karşı başlattığı savaş, mahkum sayısında logaritmik bir artışın başladığı nokta olurken, "çok hızlı büyüyen bu sektörde" büyük kar olduğunu gören girişimciler fırsatı kaçırmayacaktı. Grafiğe bakın; Amerikan Hapishaneleri özelleştikten sonra  mahkumların sayısı nasıl hızla artmış. Bugün her 135 kişiden biri içerde. Bu oran Türkiye'de 1200'de bir, Japonya'da 1750'de birdir. Ne yazık ki bu ABD'deki mahkumların Türkiye'deki gibi bir genel af umudu hiç yok. Umutsuzca zindanlarda yatacaklar. Zira bu son derece karlı dev bir şirketin iflası demek olur!


DÜNYA BUGÜN NE HALDE?

Dünyayı anlamak için 100 kişilik bir köy gibi düşünün.
1’i AİDS’li. 3’ü köle. 14’ü cahil (okuma yazması yok)
20’si yetersiz beslenmekte(aç). 23’ü kirlenmiş su içiyor.
25’inin barınacak hiç bir evi yok. 30’u işsiz (geliri yok).
33’ünün elektriği yok. 40’ının ayakkabısı yok.
Ve bazıları ihtiyacından çok çok daha fazlasına sahip. Trilyonlarca dolara sahipler.
Evrendeki yıldızlar kadar çok, ihtiyaçlarından milyarlarca kat fazlasına sahipler.
"Özel mülkiyet hırsızlıktır" diyen filozofa hak vermemek elde değil çünkü;
Her gün çöpe giden yiyecekler Afrika'ya verilse dünyada açlıktan ölen kimse kalmazdı!

İnsanlar açlıktan ölüyor. İşte bu kapitalizmdir. Kapitalizm kötülüktür. Kapitalizm yamyamlıktır, barbarlıktır, köleliktir, tecavüzdür, cinayettir, savaşlardır, nefrettir, kıskançlıktır, egoizmdir.

Bu asla kabul edilemez. Kapitalizm dünya kaynaklarını bir canavar gibi hızla ve kontrolsüzce tüketiyor. Bu canavar ne zaman kendi etini yedinini farkına varacak? Aç gözlülüğün bir sonu olmayacak mı? Daha ne kadar yüksek gökdelenler inşa edilecek? Çok katlı yapılaşma insan doğasına uygun bişey mi? Sağlıklı bişey mi? Nedir bu gösteriş, bu tepeden bakma arzusu?

Hiç kimse ömrü boyunca geçinmek için ihtiyacı olandan daha fazla mülke sahip olmamalı; geriye kalan her şey doğal olarak kamuya ait olmalıdır. (Benjamin Franklin)



Bilinen en büyük yıldız: Canis Majoris. 2,800,000,000 km. çapında bir süper dev.. Saatte 900 km. hızla giden bir yolcu uçağı ile bu kırmızı hiper dev yıldızın çevresinde bir tur atmak tam 1100 yıl sürer. İşte yüz milyarlarca galaksinin ve trilyonlarca yıldızın olduğu evrende o, sadece bir noktadır. Misal bizim Samanyolu galaksisinin bir ucundan diğer ucuna saniyede 300,000 km. hızla giden ışık bile ancak 100,000 yılda ulaşabiliyor.

Ve siz hala evrenin merkezinde olduğunuza mı inanıyorsunuz? Bilim bize evrenin nasıl patlayan çatlayan bir yer olduğunu, uzayın çok yüksek veya çok düşük sıcaklık, zehirli gaz ve radyasyonla dolu olduğu için insana düşman bir yer olduğunu ve bizim bu biricik gezegende yapayalnız olduğumuzu ve evrende ne kadar küçük olduğumuzu kanıtlarıyla anlatıyor. Saniyede 30 km hızla güneşin(bizim yıldızmız) etrafında dönen, ve benzer yıldızların içinde bulunduğumuz galakside milyarlarca olduğu bir yerdeyiz, ve evrende milyarlarca galaksi var!


Bilim bize evrenin insan için yaratılmış bir program olmaktan çok daha fazlası olduğunu böyle gösterdi. Fazla büyük ve hızla büyümeye de devam ediyor.

“İki şeyin sonsuz olduğunu biliyorum; evren ve insanların aptallığı! aslında evrenin sonsuz olduğundan o kadar emin değilim!” (Einstein)

Evrenin tahmini uzunluğu: 1,000,000,000,000,000,000,000 km.
Yani 100 milyon ışık yılı.
Işık saniyede 300bin km. uzağa gider.
Bu hız bildiğimiz kadarıyla mutlak hızdır.
Asla aşılamaz. Bu yazıdan ve bilimden hiç bişey anlamıyorum diyorsanız o zaman size köleliğinizin tadını çıkartacak harika bir büyük masalımız var:

Kainatın bir yaratıcısı var. Eşi benzeri, cinsiyeti, yaratıcısı yok. Ne isterse sadece ol demesi yeter; anında olur. Ölümsüzdür. Dilediğine aklı, malı ve güzelliği bol verir(%1), dilediğini başkasının kölesi, zavallı, alt sınıftan bir gariban eder. Kimini efendi yapar, kimini köle. Kimini hanımefendi yapar kimini cariye(dişi köle). Kimini uzun ömürlü ve sağlıklı yapar, kimini engelli ve aciz. Tabi bir de esirgeyen ve bağışlayandır. Her şeyi görür, her şeyi bilir. Hayatta yaşadığınız her anın, yaptığınız her şeyin hesabını bir gün soracak olsa da; O sizi seviyor!.

"Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kaseler vardır." (NEBE SURESİ: 31,32.33,34.)

Fakat çok azına nasip olacak bunlar: %1'e. Tıpkı bugünkü dünya gibi. Her şeyin sahibi bir küçük zümre. Bu dünya bir sınav, Yahudi efendilerine itaatkar köle olan Hristiyan ve Müslümanlara verilecek cennet. Cadının elmasını yiyen güzellere verilecek. Peki ya geri kalan? Çoğunluk açıkça ifade ettiği gibi cehenneme gidecek:

"And olsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım" (HUD SURESİ: 119.)

Evet; "sevgi dolu bir yaratıcının son kitabı" Kuran'da; aşk'ın A'sı, çiçeğin Ç'si yok!
Kindar ve gaddar karakter yapısı bize narsist diktatörlerin kendilerini sevmeyenlere neler yaptıklarını hatırlatıyor. Efendiler, ekonomik ve siyasi güce sahip. Orduları, politikacıları, bankaları ve karınca sürüsü kadar işçileriyle onlar Tanrı'dan farksız. Gökte aradıklarımız aslında yerde! Her şeye sahipler. Bir gün hepimize birer çip takıp dilediklerini imha edeceklar. İşbirlikçilerini de yalakalıkları ölçüsünde besleyeceklar.

%1'lik çetenin en büyük korkusu orta sınıfın bu uykudan uyanması. Bu dünyada hakkını istemesi,
özgürlük ve eşitlik istemesi. İnsanlık onuruna yakışır bir hayat istemesi. Herkese eşit ve ücretseiz bilimsel eğitim ve sağlık hizmetleri, ailesini geçindirebileceği bir iş ve işsiz kaldığında veya yaşlandığında maddi güvence istemesi.İşte bu kapitalist çetenin, o ayrıcalıklı sınıfın bügün dünyadaki en büyük korkusu işte bu:
Uyuttuğu prensesin ayağa kalkması. Yalanların perdesini yırtması.

Bizi yatırıp beyinlerimizi medya ve dinle iğfal eden bu cadılara karşı daha ne kadar sabredeceğiz?
Bizi yamyam gibi yiyen bu azınlığa ne kadar boyun eğeceğiz? Onların sadakaları ve artıkları için fareler gibi
etrafında cirit mi atacağız? Bir parça kemik için sahibini gözlerine bakan köpekler olmaktan vazgeçip,
ne zaman bir insan gibi onurlu yaşamasını öğreneceğiz? Ne zaman bize söylenen her şeyi sorgulamadan
inanma kolaycılığından vazgeçeceğiz? Ne zaman kapitalistlerle bizi sömürmek üzere iş birliği yapan dincilerin ve satılmış medyanın maskesini düşüreceğiz? Ne zaman?

BÜYÜK YALANLARA NE ZAMAN 
ARTIK YETER DİYECEĞİZ???

"Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın,
Rehberi şeytan olmuştur."

(Yunus Emre, 13.Yüzyıl)

5 yorum:

  1. Güzel bir yazı dostum farkındalık arttıkça , insanlar yalnızca insan olduklarını , bu dünyanın hepimizin olduğunu, tüm insanların eşit olması gerektiğini anladıkça akil insanlarca kapitalizm tasfiye edilip yeni bir dünya düzeni kurulabilir .

    Sistem insanları din, ırk ,cinsiyet ve sınırlarla bölerek varlığını sürdürüyor .
    Dünya halklarının birlikteliği ancak bu sistemi sonlandırabilir.

    YanıtlaSil
  2. Yazının ilk başlarında çok güzel düşüncelerini dile getirmişsin. Ancak daha sonra yeniden eski yazılarına dönmüşsün. Seni tebrik ediyorum.... Düşüncelerini hiç ödünsüz olarak yazıya dökmendeki cesaretin takdir edilir. Senin blog'unun bu yüzden takipçisi oluyorum. Bazı görüşlerinde hem fikir olmasam da en azından bu sisteme (global kapitalizm)daha geniş açıdan bakmamı sağlıyorsun. Yazılarının devamını bekliyorum. Saygılar....

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim Sn. Aydoe ve Hüsnü Çolak.

    YanıtlaSil
  4. Biraz daha dikkatle incelersen goreceksin ki insanar dinle uyutulmuyor. dindar gozukenler bile. insanlar asla sahip olamayacaklari luks evlerin luks arabalarin sohretin hayaliyle uyutuluyor, sorgulamanin ogretilmedigi dusunemeyen insnlar ancak kendi zevklerinin pesinden kosabilir.
    demissin ki kuran da ask yok cicek yok.
    ''kuran dinlendiren bir melodi, rahatlatici, uyusturucu bir muzik degil; insanlara dusunmek icin parametre veren batili sokup atan bir kasirgadir. belki de bir musluman oldugum icin bunlari soylemeyi istedim: islam sadece kuran degildir. hz muhammed (sav) kuranin yasayan halidir. biz aski ondan ogrendik. velisi mevlana olan bir dinin nebisini sen dusun. ve islami gercek yasayanlarin yahudilerin kolesi veya uyusuk degil insanari uyandirmaya calisan mucevherler oldugunu bil.

    YanıtlaSil
  5. Düşüncelerimin örtüştüğü bir sayfa. Dini sorgulamaktan korkuyorlar ya da korkutuluyorlar. Bir Elif'in bile sırrı çözülemedi diyorlar. Bana yol göstermek için yollandığı düşünülen bir kitap neden sırlarla dolu olsun ki diyorum o zaman da biz onu anlayasınız diye Arapça yaptık (Zuhruf suresi) Neyse kendi içinde ikilemler olan bir inanç. Madem ki akıl var o zaman sorgulamak lazım. Tüm evrene indirildi ise neden Arapça Hristiyanların şansı neden yok ya da Afrika'da henüz ilkel yaşayan bir insanın neden öğrenme şansı yok. Asıl mesele Türkçe okuyup aklına uymayan şeyler gördüğünde başlıyor. Sözde bütün aykırı tezleri çürütüyorlar ama çürümüyor. Kendilerince sırlar alemi masallarıyla çürütüyorlar.

    YanıtlaSil